31 Aralık 2011 Cumartesi

MUTLU YILLAR


YENİ YILIN HERKESE SAĞLIK MUTLULUK VE HUZUR GETİRMESİ DİLEĞİYLE...

RABBİM BU YILI ARATMASIN, HAYATINIZDAKİ TÜM GÜZELLİKLER ARTSIN..

SEVGİLER...

27 Aralık 2011 Salı

ELMALI KURABİYE

MERHABALAR SEVGİLİ DOSTLAR, 

Çekilişimizi söz verdiğim üzere bugün gerçekleştirdim ve kazananı belirledim.. İnşallah ECE arkadaşım hediyemi beğenir.. 
Çekilişimi düzenlediğim esnada katılımcı arkadaşlarımdan blogumda yayınlamamı istedikleri ile ilgili fikirlerini sormuştum.. Mutfağa daha fazla yer vermemi isteyen arkadaşlarıma kulak veriyorum ve çok sevdiğim anneciğimin elmalı kurabiye tarifini paylaşıyorum.  


Tarifimiz için;
HAMURU İÇİN;
3 Yumurta,
2 su bardağı toz şeker,
1 paket margarin,
1 kaşık yoğurt (Eğer merdane ile açılarak şekil verilecekse kolay açılmasını sağlıyor)
5 bardak un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

ELMA HARCI İÇİN;
 1 kg kırmızı elma,
1 bardak toz şeker,
1 tatlı kaşığı tarçın,
Ceviz (isteğe göre ve istenen miktarda)

ÜZERİ İÇİN;
Pudra şekeri


Öncelikle elmalarımızı soyup rendeliyoruz. Elmalarımızı şeker ile suyunu çekene kadar pişirdikten sonra soğumaya bırakıyoruz. Kullanmadan hemen önce tarçın ekleyerek kullanıma hazırlıyoruz. 


Hamur için gereken malzemelerin tamamını bir kapta birleştirerek yoğuruyoruz ve 15 dakika dinlendiriyoruz. (Ben tüm malzemeleri 2 katı kullanarak 1 tepsi elmalı kurabiye 1 tepsi de turta yaptım. )


Dinlenen hamuru biraz da tezgah üzerinde yoğurarak, küçük parçalara ayırıyoruz. 


Oklava ya da merdane yardımıyla açtığımız parçaları 6'ya bölerek elmalı harçla birlikte rulo haline getirip, tepsiye yerleştiriyoruz. 


175 derecelik fırında üstü pembeleşene kadar pişiriyoruz.  


Pudra şekeri ile süsleyerek, servise hazırlıyoruz. 


Elmalı turtamız için ayırdığımız hamurun yarısını oklava yardımıyla açarak, tepsimize yayıyoruz. Üzerine elmalı harcı paylaştırdıktan sonra dövülmüş cevizi ekliyoruz. Kalan hamuru, oklava yardımıyla açtıktan sonra, kafes görünümü veriyoruz. Piştikten sonra pudra şekeri ile süsleyerek servise hazırlıyoruz. 


Denemek isteyenlere tavsiye edebileceğim gerçekten kolay ve güzel bir tarif.. 

İyi akşamlar, sevgiler.. 

ÇEKİLİŞ SONUCU...

ÇEKİLİŞ KAZANANI 8. SIRADAKİ KATILIMCI
ARKADAŞIMIZIN YORUMU

ece dedi ki...

izleyiciniz oldum
lıke butonuyla facebook sayfanızı beğendim
http://www.facebook.com/profile.php?id=100000945994889
bloğumda duyurumu yaptım
derinceece.blogspot.com/2011/11/kzmn-cicilerinden-cam-sakz-coban.html
bloğunuzda çikolatalı sufle tarifini çok beğendim hemen denemeyi düşünüyorum mutfakla ilgili her ne varsa yer verebilirsiniz memnuniyetle takip ederim
sevgiler
ece çam kalaycıoğlu
ece.derin@hotmail.com


KATILIMCI LİSTESİ

HER İKİ BLOGUMA DA (KIZIMIN CİCİLERİHARİKA HEDİYE KAMPANYALARI) GELEN YORUMLARI BİRLEŞTİREREK HAZIRLADIĞIM KATILIMCI LİSTESİ...

25 Aralık 2011 Pazar

RESSAM ŞAPKA VE KAŞKOL

Merhabalar,

Bu yıl kış geç gelince, şapka ve kaşkollar paylaşmaya da geç başladım.. Bu şapka ve kaşkol kız kardeşimindi. 7-8 yaşlarındayken örmüştüm. Hızlı büyüyen bir kız çocuğu olduğu için çabucak küçülmüştü. Oldukça yeni görününce ben de örnek olması bakımından saklamıştım.


Şapka ve kaşkolumuza yaklaşık 300 gr. makarna ipi kullanıldı.


Şapka merkezden 16 ilmek başlanarak ve 8 dilime ayrılarak her dilim 13 ilmek olana kadar örüldü. Sonra ilmekler her bir dilim 8 ilmeğe düşünceye kadar azaltıldı. Lastik örerek tamamlandı.


Tepesindeki daire de bozuk para ile yapıldı. Ağrlık yaparak şapkaya "RESSAM" şapkası formunu vermek için..

Kaşkolumuz da selanik örgü ile örüldü. Ve saçaklarla tamamlandı.

 Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle..

21 Aralık 2011 Çarşamba

HELLO KİTY'Lİ BEBEK HIRKASI

 MERHABALAR, 

Bu akşam mevsime uygun, kış günlerinde bebeklerin minik bedenlerini saracak yumuşacık bir hırka ile karşınızdayım... Hırkamızın yapımı için 300 gr. Akıllı ip (Öreli uzun zaman oldu markasını hatırlayamadım) düğme ve tuhafiyelerde satılan desenine zevke göre karar verilebilecek bir adet saten çıkartmaya ihtiyacımız var...  


Hırkamızı düz örgü ile örüp reglan kol çalışıyoruz. Arka, önler ve kolları ördükten sonra yaka kısmından ilmek çıkararak kapüşonunu örüyoruz. Ördüğüm hırka ve yeleklere genellikle kapüşon örüyorum. Çünkü hem kullanışlı oluyor hem de ani hava değişimleri için hazırlıklı olmayı sağlıyor.. (Hele ki geçiş ikliminin hüküm sürdüğü Trakya'da...)


Reglan kolun yakından görünüşü... 


Başlangıçta hırkaya herhangi bir süsleme yapmayı düşünmüyordum..Taa ki bu süslemeyi görene kadar... Hem hırkamızın renklerine uygundu hem de çok sevimli görünüyordu.. Hemen alıp monte ettim tabi ki...


Bu da HELLO KİTY'nin yakından görünüşü.. Aslında keçeden yapılacak süslemeler de örgüyle çok uyumlu olabilir diye düşünüyorum.. Ama şimdilik hazır kullanmaya devam.. 


SEVGİLER..

16 Aralık 2011 Cuma

PASPAS

MERHABALAR,
Daha önceki evimde kullanmaya fırsat bulamadığım , yeni evimde ise severek kullandığım paspasımla karşınızdayım. 


Paspas örümü aslında annelerimizin en güzel geri-dönüşüm eserlerinden diye düşünüyorum. kırmızı ve mor benim kazağım, mavi ise kardeşimin kazağıydı. Zeminde kullanılan renk ise, babamın ve annemin yakın renkli kazaklarına yeni alınarak eklenen iplerden oluşturuldu. 

.

Zemin rengi perkelerimin rengine öyle güzel uydu ki, sanki renkler önceden hesaplanarak alınmış gibi..  Annem paspası örerken iplik 5 kat yaptı ve 5 numara şiş kullandı... Böylece tok oldu ve yerde toplanıp,düşmelere sebep olacak bir yumuşaklıkta olmadı.  


Paspasın kenarı yine aynı ip ve şiş ile girintiler ve çıkıntılar yapılarak örüldü. 


Paspasın tamamında girinti ve çıkıntıların olduğu "Kilim deseni" kullanıldı. Yine annemin el emeğini paylaştım sizlerle... Aslında öyle çok şey var ki paylaşmak istediğim.. Ancak okul ve kızımın fizyo-terapisi bir araya gelince fotoları çekmek geceye kalıyor... Karanlıkta çekilen fotoğraflar da maalesef çok güzel olmuyor... yeni fotoları çekene kadar arşivden faydalanmaya devam... 

SEVGİLER..

Not: Maalesef iş hayatı (Çalıştığım okul tam gün eğitim yapıyor) ve Kızımın Fizyoterapi seansları yorum yazmama ya da yazılan yorumlara cevap yazmaya bazen izin vermiyor.. Affınıza ve hoşgörünüze sığınıyorum... 

AHMET ÜMİT - PATASANA







"Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım. Tanrıların korkak haline getirdiği bir alçak. Alçakların en acınacak olanı, en tiksinti vereni. Yüreğini dalkavukluk, aklını düşmanlıkla besleyen sinsi bir saray yazmanı.

Ben Kral Pisiris'in danışmanı, büyük meclis Panku'nun değerli üyesi, ben soyluların en soysuzu Patasana.

Ben ölüler içinde yüzen, ben, tanrılar tarafından alnına sonsuza kadar acılar içinde kıvranacaktır, yazılan saray başyazmanı Patasana.

Yazdığı anlaşmalarla, mektuplarla ülkesinin yazgısını değiştiren ama kendi yazgısına söz geçiremeyen zavallı Patasana.













Sana, bu tabletleri okuyacak olana, derim ki: Dikkat et. Benim yaşamımı çiçekli bir ağaçtan kuru bir dala çeviren tanrıların laneti senin de üzerine düşmesin. Onlar, senin yaşamını da benimki gibi zalim bir kralın buyruklarıyla mutsuzluğa mahkum etmesin."





Bir coğrafyanın kanlı geleneği anlatılıyor Patasana'da. Anadolu'nun güneydoğusunda bugün yaşananlar ile üç bin yıl önce yaşananlar paralel bir biçimde gözler önüne seriliyor. Anadolu’nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı iktidar kavgalarının hüküm sürdüğü çeşitli uygarlıklara hem de coğrafî bir kesişme noktası olduğu için şiddetli savaşlara sahne oldu ve bu topraklardan kan ve şiddet hiç eksik olmadı. “Patasana”da bir anakroniye başvuran Ahmet Ümit, Hititler döneminde yaşanan iç çatışmalarla Türkiye’nin son yirmi yılda tanık olduğu kanlı bir dönemi anlamaya çalışıyor.


Patasana

Romanı için seçtiği konu ve karakterleri bir söyleşisinde şöyle anlatıyor yazar: "Ben benliğinde kazı yapacağım kişilerimi seçerken, baştan belirlediğim içeriğe uygun tipler seçtim. Yani Yüzbaşı Eşref, Kürt gerilla lideri Cemşid, Vietnam gazisi Timothy, korucubaşı Düzgün gibi bir dönem şiddet uygulamış tipler ya da şiddete tanıklık edecek, buna tepki verecek Esra, Elif ve diğer kişilikler. Ama bu kişilerimi yalnızca anlatacağım konuyla sınırladığım düşünülmesin. Onları yaşayan, olaylara müdahale eden, hatta zaman zaman yazarı bile takmayan güçlü, çelişkiler içindeki karakterler olarak anlatmaya çalıştım. Onların yaşayan kişilikler olması çok önemliydi, çünkü hemen hepsi bir arkeoloji kazısı sırasında bir araya gelmişti. Bir yanıyla yaptıkları iş nedeniyle bilimsel tartışmalar yaparken bir yanıyla da yaşamın gündelik, basit gereksinimlerini tartışıyorlardı. Banyo sırası gibi, yemeğin ne olacağı gibi, futbol maçına gitmek, Fırat'ta yüzmenin halkın tepkisini çekmesi gibi.


ahmet-umit-patasana

Burada şunu da söylemeliyim ki bir karakteri anlatabilmenin –yaratabilmenin– olanakları yaşamın kriz anlarından, ya da trajik durumlardan çok gündelik olanın, her gün tekrarlanan sıkıcı davranışlarında daha fazladır. Kuşkusuz kahramanınızın, psikolojik profilini en iyi, gündelik yaşamla, kriz anlarındaki davranışın birliği içerisinde ortaya serebilirsiniz. Ama gündelik yaşamı anlatabilmek hem çok zordur hem de çok önemlidir. Belki de kriz anlarındaki kesintiyi, coşkuyu, heyecanı anlatabilmeniz için basit yaşamı anlatmanız gerekir."
Ahmet Ümit, tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi olayı, yaşadığı bugünün içinde insanı anlamanın bir aracı olarak kullanır. Dolayısıyla roman kahramanları ve karakterleri de alabildiğine sahicilik taşır. Bu niteliklerle birlikte "Patasana", Ahmet Ümit romancılığının önemli bir halkasını oluşturur..


Not: Yazı ve Foto internetten alıntıdır... Kitabı büyük keyifle okumama rağmen hakkında yazı yazmaya gelince bu defa cümleleri toparlayamadım... Ama paylaşmadan da yapamadım.. 
Alıntılar romanla ilgili olarak yapılan yorumlardan derlenmiştir... 


Sevgiler..

13 Aralık 2011 Salı

BEYAZ MEVLÜT ÖRTÜSÜ

Merhabalar, Blog Dostlarım;

 Yine anneciğimin çeyizim için hazırladığı iğne oyalarından biriyle karşınızdayım.. Ne garip hayatımız boyunca nasıl her konuda annemize sığınıyorsak, blog aleminde de hazır fotoğrafımız yoksa yine annemize sığınıyoruz.. Ellerin dert görmesin canım anneciğim.. Allah büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin..


Mevlüt örtümle Edirne'den aldığım gül kokulu pembe tespihim de çok uyumlu oldu doğrusu...


Örneğini çıkarmak isteyenler için bir de yakından fotoğraflamıştım..

Yeni paylaşımlarda görüşmek dileğiyle....

SEVGİLER...

8 Aralık 2011 Perşembe

ÇİZGİLİ YELEK

MERHABALAR,
Kısa bir aradan sonra merhabalar blog dostlarım,

Selanik örgü ile düz örgünün birleştirilidiği hediyelik bir yelek ile karşınızdayım .


Yeleğimiz için 100'er gram sarı ve turuncu Bonbon Lüx ip ile düğmeye ihtiyacımız var. 


Yeleğimizin bedenini 10 sıra düz sarı, 10 sıra turuncu selanik örgü ile çalıştım.


Her zaman yaptığım gibi bedeni bütün olarak 150 ilmek olarak ördüm. Koltuk altından itibaren önler ve arkaları ayrı ayrı örerek çalıştım.


Bedeninin yaka ve kol biyeleri örülmeden önceki hali..


İlmek çıkararak, yakayı, ön ve kol biyelerini yaparak örme işlemini tamamladım. 


Turuncu boncuklarla, süsleyerek yeleği giymeye hazır hale getirdim...

Giyecek bebişe uğur getirmesi dileğiyle....

Sevgiler....