“ Bu kitapta tasvir edilen ev gerçek bir yerdir ve bahçesindeki limon ağacı da gerçek bir ağaçtır. Eğer Batı Kudüs terminalinden bir otobüse binip, batıya, Akdeniz’e doğru, tepeleri çıkıp inerseniz ve bir zamanlar Filistin olarak bilinen ancak şimdi İsrail’in bir eyaleti olan, telaş içinde koşuşturan insanlarla dolu sanayi şehrine gelene kadar iki şeritli yolu takip ederseniz, bu yeri kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Otobüsten indikten sonra, Herzl Bulvarı adıyla bilinen kalabalık ana caddeden aşağı yürümelisiniz, manavları, kebap tezgâhlarını ve kıymetsiz eşyaların ve ucuz elbiselerin satıldığı mağazayı geçin ve sola dönerek Klausner adıyla anılan caddeye girin. İşte burada, bir sonraki köşede harap benzin istasyonunu ve caddenin karşı tarafında sütun gibi dikilmiş çiti, bahçesinde uzun bir palmiye ve krem renkli taşları olan gösterişsiz bir ev gözünüze ilişir.
İşte burası dersiniz kendinize. İşte iki tarihi bünyesinde barındıran ev. Bahçesinde limon ağacı olan ev.”
1967 yılının yaz aylarında, Altı Gün Savaşı’ndan uzak olmayan bir tarihte, genç bir Filistinli adam ve iki arkadaşı İsrail’in Ramla kasabasına giderler. Onlar kuzendir ve yaklaşık yirmi yıl önce ailelerinin terk etmek zorunda kaldığı, çocukluklarının geçtiği evi görmek isterler. Bir kuzenin yüzüne kapı kapanır, diğerinin ailesinin evi okula dönüştürülmüştür fakat öbür kuzen olan Bashir, kendisini içeri davet eden Dalia tarafından karşılanır.
Bir Arap ve bir Yahudi ailesinin ilişkilerinin başlangıç noktası budur. Bashir babasının dikmiş olduğu limon ağacında bir sahipsizlik ve işgal duyguları içinde olur. 1948 yılında küçük bir çocuk iken Bulgaristan’dan kaçak olarak gelmiş olan Dalia Soykırım tarafından yok edilen bir umut ışığı görür. Onlar kaçınılmaz olarak kendi yazgılarını yaşamışlardır ve bu İsrail-Filistin tarihinin bir küçükevrenini oluşturmaktadır.
İki genç insanın başlattığı diyalog bölgenin barış umudunu ortaya koymaktadır. Limon ağacı simgesel olarak bölgede huzurun mümkün olduğunu anlatmaktadır.
Olağanüstü bir öykü ve kurgusal olmayan bir anlatıma sahip olarak sizi saracak.
Bir Arap ve bir Yahudi ailesinin ilişkilerinin başlangıç noktası budur. Bashir babasının dikmiş olduğu limon ağacında bir sahipsizlik ve işgal duyguları içinde olur. 1948 yılında küçük bir çocuk iken Bulgaristan’dan kaçak olarak gelmiş olan Dalia Soykırım tarafından yok edilen bir umut ışığı görür. Onlar kaçınılmaz olarak kendi yazgılarını yaşamışlardır ve bu İsrail-Filistin tarihinin bir küçükevrenini oluşturmaktadır.
İki genç insanın başlattığı diyalog bölgenin barış umudunu ortaya koymaktadır. Limon ağacı simgesel olarak bölgede huzurun mümkün olduğunu anlatmaktadır.
Olağanüstü bir öykü ve kurgusal olmayan bir anlatıma sahip olarak sizi saracak.
—Sunday Times
Bir Arap, Bir Yahudi ve Ortadoğu’nun Kalbi
Dalia ve Beşhir’in muhteşem öyküsü
“Bu büyüleyici kitap bir ülkede bitip tükenmeyen merhamet, ıstırap ve umudun resim gibi dokunmuş halidir. Bugüne kadar dünyada en acımasızca tartışılan ve en yoğun irdelenen İsrail-Filistin anlaşmazlığının insani boyutlarını çok az kitap bu kadar dürüst ve detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu acı verecek kadar güzel öykü, kitap bittikten sonra bile insanın aklında kalmaya devam ediyor.”
Dalia ve Beşhir’in muhteşem öyküsü
“Bu büyüleyici kitap bir ülkede bitip tükenmeyen merhamet, ıstırap ve umudun resim gibi dokunmuş halidir. Bugüne kadar dünyada en acımasızca tartışılan ve en yoğun irdelenen İsrail-Filistin anlaşmazlığının insani boyutlarını çok az kitap bu kadar dürüst ve detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu acı verecek kadar güzel öykü, kitap bittikten sonra bile insanın aklında kalmaya devam ediyor.”
—ELİF ŞAFAK, Yakın Doğu Araştırmaları Profesörü, Arizona Üniversitesi
Limon Ağacı konusu ve içeriği bakımından hassas bir konuyu işliyor...Konunun hassasiyeti ve konu işlenirken yer verilen ayrıntılar, kitabı okurken beni yorsa da tamamlamayı başardım.Ancak kitabı özetlemeyi başaramadığımdan kitabın arka kapağından ve içinden alıntılar yaptım....
Bu arada blog yazılarımda 100'e ulaşmanın keyfini yaşıyorum... Blog yazılarıma başladığımdan beri beni yalnız bırakmayan tüm blog dostlarıma teşekkür ederim... Blogumunda bundan sonra daha sıklıkla yer almasını istediğiniz konularla ilgili beni yorumsuz bırakmazsanız sevinirim...
sevgiler....
NOT: YAZI BİZZAT, ÇEKMİŞ OLDUĞUM FOTOĞRAFLARIN BİLİNMEYEN BİR SEBEPTEN ZARAR GÖRMESİNDEN DOLAYI YENİDEN DÜZENLENMİŞTİR.
100 (GÖRSEL ALINTIDIR.)
NOT: YAZI BİZZAT, ÇEKMİŞ OLDUĞUM FOTOĞRAFLARIN BİLİNMEYEN BİR SEBEPTEN ZARAR GÖRMESİNDEN DOLAYI YENİDEN DÜZENLENMİŞTİR.
100 (GÖRSEL ALINTIDIR.)
dalya dediniz yani:)) nice yazılarda birlite olmak dileği ile...
YanıtlaSil1000.yide birlikte kutlarız inş. sevgiler canım
YanıtlaSildaha nice yüzüncü yazılarını yaz inşallah...çok saçma bir ifade şekli oldu ama sen anladın demi:)
YanıtlaSilnice 100'lere
YanıtlaSilDaha nice yazılara canım.zevkle takip ettiğim blogunda 1000. yaıznıda görmek dileğiyle sevgiler..
YanıtlaSilyaptığınız güzel yorumlarla beni desteklediğiniz için teşekkür ederim... her zaman beklerim sevgili dostlar...
YanıtlaSil