28 Mart 2011 Pazartesi

HOŞGELDİN VE İYİ Kİ GELDİN KIZIM....

MERHABALAR,

Geçen yıl 29 Mart Pazartesi günü saat 13:15'de açtın gözlerini dünyaya.... Kucağıma aldığımda sıcak ve yumuşak aynı zamanda çığlıklarıyla doğumhaneyi çınlatan bebeğe ilk söylediğim gibi bebeğim... 

HAYATIMA HOŞ GELDİN... İYİ Kİ GELDİN KIZIM...

NOT: Bloguma Google'nin "önbellek" özelliğini kullanarak çok kısa süre girebiliyorum.... blogularını ziyaret edemediğim, ihmal ettiğim tüm blog dostlarımdan özür diliyorum......Sevgiyle kalın... İnşallah en kısa sürede bloglara ulaşım sorunumuz çözülür.....

27 Mart 2011 Pazar

İSTANBUL HATIRASI VE AHMET ÜMİT.....

"Yaşadığın şehir özgür değilse, sen de özgür kalamazsın!..

Byzantion'dan İstanbul'a uzanan heyecan yüklü, tarihsel bir serüven...

Yedi hükümdar, yedi kadim mekân, yedi gizemli olay ve yalın bir gerçek! "

Yani tam bana göre bir serüven... 7 rakamına takıntım olduğunu daha önce sizlerle paylaşmıştım....Yukarıdaki tanıtımı görünce internette mutlaka bu kitabı okumalıyım dedim......


 Romanlarında zengin bir tarihi arka planı polisiye kurgu içinde vermekteki ustalığı ile bilinen Ahmet Ümit'in bu romanı da yine peş peşe işlenen cinayetlerin çevresinde kurgulanmış. Ancak bu kitabı sıradan bir polisiye romandan ayıran birçok özellik var. Her şeyden önce zengin kadrosu ile İstanbul Hatırası, çeşitli kesimlerden İstanbulluyu bir araya getirerek içinde barındırdığı alt öykülerle zengin bir yapı sunuyor. Birbirine bağlanan bu alt öyküler bir yandan gerilimin etkisini artırırken bir yandan da romanı şenlikli ve çok yönlü bir yapıya ulaştırıyor.


Kitabın bir başka önemli özelliği de İstanbul hakkında son derece detaylı bilgi içermesi. Kurgunun içine yerleştirilen bu bilgiler hem okumayı daha meraklı hale getiriyor hem de tarih aracılığıyla çok günümüzün dışındaki öykülerin de kurguya yerleşmesine imkan tanıyor. Böylece Ahmet ümit'in İstanbul Hatırası adlı romanı, başka başka dönemlerin öykülerinin eşliğinde, günümüz İstanbul'unun geniş bir panoramasını oluşturuyor. Tutucusundan modernine, eski İstanbullusundan yeni göç etmişine, milliyetçisinden gayrı Müslim'ine varana dek İstanbullu diye adlandırılabilecek herkes bu kitabın içinde kendi öyküleriyle birlikte İstanbul'un devasa çarklarının dişlilerini dile getiriyor. Binlerce yıllık tarihiyle İstanbul başrolü oluştururken romana girip çıkan her karakter de İstanbul'un nasıl İstanbul olduğunu aktarıyor

Sarayburnu’nda Atatürk heykelinin ayaklarının dibine ceset bırakılır.Cesetin elinde sıkıştırılmış Kral Byzas sikkesi vardır. Cesedin, Topkapı müzesinde çalışan müdüre hanım Leyla Barkın’ın kocası olduğu anlaşılır.

Komiser Nevzat ve arkadaşları Ali ve Zeynep,cinayeti araştırmaya başlarlar.Bu arada cesedin eline sıkıştırılan Kral Byzas sikkesine ait İstanbul’un o dönemi masaya yatırılır.Tarih bilgileri çarşaf gibi okuyucunun önüne serilir.

Komiser Nevat’ın Leyla Barkın’ı sorgulamasında katilin “Leyla” olabileceği varsayımı üzerinde gelişmeler devam ederken ikinci bir cinayet daha işlenir.

Çemberlitaş Meydanında Konstantin Sütunun dibine bırakılan sehir planlamacısı olan Mukadder Kınacı’dır. Bu cesedin de elinde Konstantin sikkesi vardır. Bu cinayetin katili araştırılırken “Konstantin” dönemi anlatılmaya başlanır.

Sonra peşinde diğer cinayetler devam eder. Gazeteci Şadan Duruca’nın elinde 11.Teodas sikkesi ve cesedin bırakıldığı mekan Yedikule Altınkapı, Mimar Teoman Akkan’ın elinde Jüstinyen sikkesi cesedin bırakıldığı mekan Ayasofya müzesi… Cinayetler böyle devam eder. Yedi ceset,İstanbul’un değişik mekanlarına boğazları kesilmiş vaziyette bırakılır.

Katiller araştırılmaya devam ederken; Polis Ali ve polis Zeynep arasındaki aşk ilişkisinden bahsedilir zamanla.

Komiser Nevzat, çocukluk ve ilk gençlik dönemlerindeki anılarına döner.Şair arkadaşı Yekta ve Veteriner olan Demir’den bahseder. Okuldayken üç arkadaşın aşık olduğu Handan’dan anlatır.

…katilin aranması son hızıyla devam eder. Ta ki turizm şirketinin sahibi Aden Yezdan’a kadar sürer,bu kovalamaca.

Katil, acaba hangisi diye devam ederken; İstanbul’un tarihinin anlatımı bütün detaylarına dek devam eder.

Sonunda katil,bir kişi beklenirken ikiye çıkar. Ve Komiser Nevzat’ın hiç beklemediği kişiler: okul ve mahalle arkadaşları Demir ve Yekta.


Kalın olmasına rağmen harika bir roman .

Herkese tavsiye ederim…

Not: Fotolar netten alıntıdır...

19 Mart 2011 Cumartesi

ACİL YARDIM İSTEĞİ....

MERHABALAR.... SEVGİLİ DOSTLAR !...

Bloglar üzerindeki abluka kalkmasına rağmen kumanda panelime 5 dakikalığına ulaşabiliyorum... Adresini girdiğim bloglarda aynı ibareyi görmeye devam ediyorum. Blogları gezemiyor, yorum yazamıyorum.... Bilgisayarımda "Vista" yüklü acaba sorun bununla mı ilgili ?....

Bilgisi olanlar paylaşırsa sevinirim....Şimdiden teşekkürler....

16 Mart 2011 Çarşamba

BANYOMUN CİCİLERİ - 2

Uzuuun bir aradan sonra bloguma kavuştum sonunda.... Çok şükür kumanda paneline girebiliyorum bugün... İnşallah sevincim kursağımda kalmaz... Meğer farkında olmadan ne çok alışmışım ben bloguma ve tabi ki blog dostlarıma... Hepiniz çoook özledim....

Daha önce BANYOMUN MAVİ CİCİLERİNİ paylaşmıştım sizlerle.... Bunlar da pembe olanları....


Banyo Paspasım....


Kirli sepetim..


Aslında bu parçayı klozet kapağı için düşünmüştüm fakat bu şekilde değerlendirmeyi daha dekoratif buldum...


Sabun sepetim ve peçete kutum....


Banyo lifim....(D.bayazıt'tan bir arkadaşımın hediyesi...)

Diğer klozet takımım için BURAYA BİR TIK...

5 Mart 2011 Cumartesi

BİR DENİZ MASALI - 2

Bloglarımızdan ayrı kaldığımız günlerden sonra herkese gönülden Merhabalar Sevgili Dostlar!....Neyseki her şey yoluna girdi ve bloglarımıza kavuştuk.... Aynı zamanda bloglarımızın değerini bir kere daha anladık.....Başlayalım şimdi çalışmamızı tanıtmaya... Aslında bu deniz temalı bebek takımını daha önce tanıtmıştım, fakat örülüşü ile ilgi ayrıntıları vermemiştim.... Eskişehir'den yakın bir arkadaşımdan aldığım telefon üzerine örneği tekrar yayınlamak üzere yeniden fotoğraflarını çektim ve tekrar beğeninize sunuyorum.....


KULLANILAN MALZEMELER:

300 gr.  Kartopu Flora Turkuaz
300 gr. Kartopu Flora Beyaz
Lastik kısmındaki çizgiler için,  Kartopu Akyaz Kırmızı (No: 125)
Nakışlar için çeşitli renklerde Kartopu Flora ve Ören Bayan Dora ipler...
20 Adet Kırmızı Düğme

BEDENİN YAPILIŞI:

Hırka kol altına kadar bütün örüldüğü için ön ve arkanın toplam ilmeği kadar ilmekle başlanır...140 ilmek başlanan hırkamız 24 sıra 2'li lastik örülür. Lastik ikiye katlandıktan sonra, turkuaz ipe geçilir. Bu sırada önler için 5'er, arka için 10 ilmek olmak üzere 20 ilmek arttırılır. Böylece 160 ilmeğe ulaşılır.


Lastiğin üzerine 40 sıra mavi ile örüldükten sonra, dalga deseni yapılarak, beyaz renge geçilir. Desenin üzerine 13 sıra beyaz örüldükten sonra 5'er ilmek kesilerek her iki kol altı oluşturulur. Bu sıradan itibaren önler ve arka ayrı ayrı örülür....


Hem önlerde hem de arkada 5'er defa 3 ilmek kesilerek reglan kol kesimi yapılır.  Önlere yaka kesimi 6,3,2 ilmek kesilerek yapılır... Arka için de aynı işlemler uygulanır...


KOLLARIN YAPILIŞI:
Kollara 36 ilmek ile başlanır. Yine beden de olduğu gibi 24 sıra 2'li lastik örüldükten sonra lastik ikiye katlandıktan sonra turkuaz ipe geçilir. Lastikten sonra 9 ilmek arttırılarak 45 ilmeğe ulaşılır. Ardından her 7 sırada bir yanlardan 2'şer arttırılarak kola altına gelindiğinde 65 ilmeğe ulaşılır. 


Bu arada turkuaz ile 40 sıra örüldükten sonra dalga deseni yapılarak beyaza geçilir. Kol altından 5 ilmek eksiltilip, ardından 5'er defa 3 ilmek kesilerek reglan kol kesimi yapılır.  Kollar bedene monte edildikten sonra, beden ve kollardan 100 ilmek çıkardılarak (aslında ben ilmekleri kapatmıyorum ipe geçiriyorum ve kolları bedene monte ettikten sonra ilmekleri şişe geçiriyorum. ) kapüşon yapılır.

Ardından üzerine deniz canlıları işlenen hırka dikilerek tamamlanır...


PANTOLONUN YAPILIŞI:

Gelelim pantolonumuza.... Pantolonumuza bilek kısmından 50 ilmek ile başlanır. 24 sıra 2'li astik örüp, 2'ye katlandıktan sonra turkuaza renge geçilir. Turkuaza geçilirken ilkin 10 ilmek arttırılır, ardından 7 sırada bir yanlardan 2'şer ilmek arttırılarak 88 ilmeğe ulaşılır.

Bu kısımdan sonra her iki bacak birleştirilerek dalga desenine kadar olan kısım, 5 şiş yardımı ile bütün olarak örülür. Sonra ilmekler ön ve arka olmak üzere 2'ye bölünür. (ön 88, arka 88)


Roba kısmına gelmeden önce burgulu kesim yapılarak, ( 6 yerde 3'er ilme olmak üzere) 18 ilmek azaltılır. 70 ilmeğe düşülür. Ardından Roba için yanlardan 15'er ilmek kesilerek, 40 ilmeğe düşülür. Arka ve ön robalar aynı biçimde örülür... Arka robaya askılar yapılır. Ön robaya ise düğme için ilik yapılır.


Yan kısımlardan ve pantolonun ağ kısmından ilmek çıkarılarak, pantolon tamamlanır.


Ardından deniz canlıları sırasıyla pantolonumuz üzerinde yer almaya başlarlar....İlk olarak deniz yosunları ve deniz atı "Toto" yerini alır....


Ardından caretta...


Ahtopot "Pembo"

Büyük balıklarımız Pugy ve Dody....

Deniz amamız Funny...


Ve.. rengarenk irili ufaklı balıklar da yerini alınca pantolonumuz giyilmeye hazır olur...


Pantolonumuz patiklerle tamamlanınca takımımız tamam olur... Converse patiğin örülüşü için BURAYA BİR TIK .....